Yargıtay, “çocuğun üstün yararı” ilkesi çerçevesinde, babası ile kalmak istediğini hem uzman önünde hem de duruşmada beyan eden idrak çağındaki çocuğun beyanının esas alınması gerektiği gerekçesi ile Aile Mahkemesinin kararının velayet bakımından BOZULMASINA, boşanma ve diğer ferileri bakımından ONANMASINA karar vermiştir.
T.C.
YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
ESAS :2021/9109
KARAR :2021/8993
YARGITAY İLAMI
MAHKEMESİ : Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma
DAVA: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından kusur belirlemesi, tazminatlar, iştirak nafakası, yoksulluk nafakası ve velâyet yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: 1-Dosyadaki yazılara, bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olmasına, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmamasına göre davacı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir.
2-İlk derece mahkemesince erkek tarafından açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, tarafların ortak çocukları 2011 doğumlu Vahide’nin velâyetinin ise davalı anneye verilmesine hükmedilmiş, hüküm davacı baba tarafından temyiz edilmiştir.
Velâyet ve kişisel ilişki düzenlenirken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun “Üstün yararıdır” (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme md.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m. 1; TMK m. 339/1. 34.3/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b). Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Velâyet düzenlemesi kamu düzenine ilişkin olup, re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Tarafların davayı kabulü de tek başına hukuki sonuç doğurmaz.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür.
Somut olayda; ilk derece mahkemesince bozma sonrası aldırılan 16.03.2020 tarihli sosyal inceleme raporunda, ortak çocuğun, uzmana babası ile kalmak istediğini beyan ettiği, her iki ebeveynine yönelik olumlu duygularının olduğu, anne ile ilgili anlatımlarının ise sınırlı olup bu yönde ortak çocuğa danışmanlık tedbiri uygulanmasının faydalı olacağı, davalı annenin velâyet talebi olduğu, ancak velâyetten doğan sorumlulukları davacı babanın taşımasını istediği yönünde beyanı olduğundan davalı annenin velâyetten doğan görev ve sorumlulukları alma isteğinin sınırlı düzeyde olduğu, bu nedenle velâyetin babaya verilmesinin küçüğün menfaatine olacağı belirtilmiş idrak çağındaki çocuğun gerek uzman karşısında gerekse duruşmada alınan beyanında babası ile kalmak istediğini belirttiği, bu durumda dosyada, idrak çağındaki çocuğun beyanının esas alınmamasını gerektirir somut bir delilin bulunmadığı da gözetilerek idrak çağındaki küçüğün üstün yararın da gösterilerek velâyetinin davalı babaya verilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı erkeğin iştirak nafakasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01.12.2021
Sitemiz Ziyaretçilerine Duyurulur !!!
Sitemizde yayımlanan yazı ve makaleler, yazarın konu hakkındaki kendi görüşlerini ihtiva etmekte olup, bu yazı ve makalelere daynarak site ziyaretçileri tarafından yapılabilecek hukuki işlemlerden dolayı yazar ve web sitemiz hukuki ve cezai olarak sorumlu tutulamaz. Hukuk bir bütünlük arz etmekte olup, web sitemizde sadece bir yönüyle dar kapsamlı olarak ele alınan bir konu hakkında, başka bir mevzuatın farklı bir sonuç doğurması mümkün olabilir. Bu yüzden hukuki iş ve işlemlerinizi yapmadan önce konunun uzmanı hukukçulara danışmanızı öneririz.
Sitemizde yayımlanan yazı ve makalelerin tüm hakları Av.Muhittin Yoran’a aittir. Bu yazı ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) gereğince eser mahiyetinde olup, tamamının veya bir kısmının kopyalanması, alıntı ve atıf yapılmaksızın basılı ve internet ortamında yayımlanması ancak yazılı iznimize tabidir. Bu yazı ve makaleler, FSEK kapsamında korunması için, tespit ve delil oluşturmak amacı ile 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince zaman damgası ile işaretlenmiştir.
Ancak sitemizdeki yazı ve makalelerin ilgili bölümleri avukat meslektaşlarımız tarafından dilekçelerinde, iddia ve savunmalarında serbestçe kullanılabilir.